“Kendime Bir Mektup Yazdım…”

Aldım kağıdı, kalemi elime yazdım evet. Ne yoğun bir adamsın dedim… Neyi yakalamaya çalışıyorsun diye sordum. Yakalayabilecek misin peki diye de ekledim, kim yakalamış ki sen yakalayacaksın diye sordum peşi sıra. Cevap verebildim mi? Düşündüm, gülümsedim… Ne kadar hızlı kovalıyor geceler gündüzleri, mevsimler mevsimleri. Yetişemezsin, yetişemeyeceksin bu hızda dönen hayata. Bitmeyecek ihtiyaçlar, bitmeyecek hiç bir koşturmaca sen ne kadar koşarsan koş bu hayatta. Böyle geldi böyle gidecek her bir hayat dedim. Sordum hatta: Görmüyor musun takvimden her 24 saatte, bir yaprağın daha yırtılıp, savrulup nasıl gittiğini diye. Cepten yiyorsun dedim kendime. Hiç işte… Kaç 365 gün dolmuş diye geçirdim içimden. 40? Bir 40 daha var mı diye düşündüm? E zor, sende bu hayat oldukça diye geçirdim içimden. Hızlı yaşıyorsun dedim, heyecanlı yaşıyorsun dedim. Frene basmalı mı ki, sakin olmalı mı biraz daha diye de sordum ardından. Cevapladım: Sakınnnn. Sen bu’sun dedim, seni sen yapan şey bu dedim, rahatlattım kendimi. Sevinci de uç, hayali de uç. Uç dediysem hiç hayalim olmadı en lüks hayatlar, en pahalı arabalar felan. Hayret ediyorum hatta, başarı kıstasları lüks arabalar kocaman evler olan insanlara. Yaşam hırslarını bunların üstüne kuranlar, benden söylemesi boşa yiyorsunuz kendinizi. Yazdım hani geçen hafta “Ne yaparsan yap, ruhla yap” diye. Bak işte, dön dolaş gel aynı yere. Sevinç, üzüntü, hayal, gerçek…Bunlar hangimizin hayatında yok? Kaçımız hakkını vererek yaşıyoruz peki diye düşünürken, gözümün önünden geçti çevremdekiler? Vazgeçtim saymaktan sonra, ben veriyorum ya bu hayatın hakkını diye düşündüm, huzur doldum. Kendime bir mektup yazdım… Deli misin sen diyor musunuz? Diyorsunuz biliyorum. Ben de diyorum ki: Bir ben mi deliyim? Hepiniz akıllısınız, bir ben deli öyle mi? Hadi oradan yahu… Yazın kendinize hadi siz de, en samimisinden bir mektup. Umut edin sizi dik tutsun, gülümseyin ömrünüzü uzatsın, bir şeyler üretin, bir hikayeniz olsun, dik durun huzur versin, heyecanlanın ki içiniz gülsün. Çok sevin, çok sevilin. Ağlayacaksanız da bağıra çağıra ağlayın ki içinizde kalmasın. Öyle arkadaşlıklar dostluklar kurun ki, arkadaşlarınız dostlarınız hep en yanınızda olsun. Samimi olun ki, rahat uyuyun. Öyle sevgiler ortaya koyun ki, sevdikleriniz sadece kendilerine has olduğunu düşünsün sizin onlara verdiğiniz değerin. Eşi benzeri olmadığını hissetsin… Ama bunları onlar böyle hissetsin diye değil, gerçekten yapın. “Mış” gibi yapmayın hasılı… Verin hakkını bu hayatın işte yahu, geldik ve gideceğiz… İşte bitti yazı, yolluyorum yayınlanması için. Yayına girdiğini görür müyüm? Garantisi yok. Bu kadar da belirsiz işte hayat dediğimiz şey… Mutlu olun…

Müzisyen

Nuri savruk

instagram