Vicdan… Çok ağır anlamlar taşır, hepi topu altı altı harften oluşsa da… Anlamını idrak eden ya da etmek isteyen insanoğlu için tabi ki… Yastığa kafasını rahat koymak diye anlamlandırılır birçoğumuz tarafından. İş’te vicdan, ikili ilişkilerde vicdan, çoklu ilişkilerde vicdan, inancımızda vicdan… Hâsılı benim penceremden işte vicdan… Bir bilim adamı olup vicdanometre gibi bir cihazı icat etmeyi isterdim tabi ki. Birçok şeyin hududu var bir sonu ya da sınırı var illa ki… Kabul edelim ki en vicdanlı olduğunu düşündüğümüz insanların dahi bir benlik önceliği ya da ego kavramı vardır. Yaradılış sebebimiz de aslında bu sınırın, sınavımıza nasıl etki edeceğidir. Sınav sonuçları da günü gelince illa ki açıklanacak inancımızca. İş anlamında vicdanım vardır ama şu noktaya kadar, ya da ilişkilerimde şu noktaya kadar vicdan yaparım, gerisi umurumda olmaz diyebilecek kadar net ya da samimi birileri var mıdır çevremizde? Vardır belki ama bunu dış dünyaya karşı da dile getirebiliyorsa işte o zaman takdir edilesi bir karakterdir… Şöyle ki, bunu itiraf etmenin dahi kişinin yansıtmaya çalıştığı görüntüye zarar vereceği düşünüldüğü içim zordur bu birçok insan için.. Aslında toplumumuzda mahalle baskısı adını verdiğimiz baskı da tam budur.Ama gerçektir ne acı ki… Peki, bu bahsettiğim vicdanometre’yi icat edemediğimize göre? Sanırım yapılacak en iyi şey kısa süre aralıklarıyla yapacağımız durum değerlendirmeleridir. Bilançoyu hesap dönemi bittiğinde artı sonuçla bitirmek istiyorsak tabi ki… Ego’nun, benliğin önüne geçmek de zordur çoğu zaman… Ama geçme mecburiyeti de vardır hem de ne pahasına olursa olsun… Gelecekte, kırık hayatlar, sorunlu geçmişler oluşturmamak için en azından. Değerlendirmelerime paralel olarak bizden binlerce yıl önce yaşayan Mısırlı Ahlak Bilimci Amenemope: “Huzur dolu bir kalple bir parça ekmek, vicdan azabı ile beraber olan zenginlikten bin kere bin kere bin kere daha iyidir.” demişti… Ne kadar eski, ama hala güncel olabildiğine göre ne kadar etkili bir söz… Vicdan Kavramı, samimiyet kavramıyla da çok yakındır bir yandan da… Samimi olmak gerekli her attığımız adımda… Eğriyi, doğruyu üst üste koyduğumuzda samimiyet esaslı attıysak adımlarımızı geçtiğimiz yolda vicdan da mutlaka değecektir bize. Ve samimiyet esaslı yürümediysek yollarımızda zaten ne yaşanırsa yaşansın vicdan, bize azap hissettirmeyecektir. En beylik, en sık duyulan ifadedir “Herkesi kendi vicdanıyla baş başa bırakıyorum…” Ama yapacak başka bir şey de yok zaten… Nasıl olsa,yaptıklarımızla, yaşadıklarımızla yüzleşmek inancımızın temelinde kocaman bir sandıkta gizli. Yaşanan her yeni günün bize ilahi makam tarafından verilen ikinci bir şans olduğunu düşünenlerdenim. Özetle “vicdan” diyorum, çok önemli diyorum…